Niye beni kardeşliğe zorluyorsunuz ki? Şu dünyada gerçek kardeşler bile kardeş olamazken ben neden kürtlerle kardeş olayım ?(burada ben diye bahsedeceğim ben kişisi büyük ihtimalle, türk ve yörük olan, ermeni, Süryani, Yahudi vs. kimseyle tanışmamış, arkadaşlık kurmamış bir insan kişisidir)
Yani bir kişiyle kardeşliği, arkadaşlığı, dostluğu, seçeceksem bu neden kürt kimliğinden kaynaklı olsun? belki de hayatım boyunca hiç kürt kankam olmayacak ya da olacak kim bilebilir ( şu an – 39’dayim ne kadar kaldı bilemiyorum) tamam kocamın geçmişinde bir miktar kürtlük olabilir ama bunun konumuzla bir ilgisi yok, yani tercihimi yaparken bir miktar kürtlüğünü ya da büyük orandaki türklüğünü düşünerek yapmadım…(itiraf edeyim ailem için durum böyle değildi tabi, aradıkları etnik ve dini kimliği onda bulmasalar kabul etmezlerdi )…burası ayrı bir yazı konusu benim için…. neden evlilik? Neden 21 yaşında evlilik? gibi sorular sorarak kendimle bir dizi röportaj yamak istiyorum bir ara, zaten iyice kendi kendine konuşan birine döndüm…
Ne diyordum, beni kardeşliğe zorlamayın lütfen, zira bu zorla olacak bir şey değil…Bir anne babanın kavga eden evlatları için sürekli “murtazaaaa, berke caaaan lütfen kavga etmeyin oğlum,siz kardeşsiniz” deyip, çocuğum ne oldu neyiniz var mesele nedir, konuşarak halletmeyi deneyelim dememesi gibi…Bu durumda haksızlığa uğradığını düşünen çocuk anne babasından gittikçe soğur… Tabi burada söz konusu kişiler gerçekten kardeş, bir de kardeş olmayanlar var…
Şahsen ben kürtlerle kardeş falan olmak istemiyorum, yaw ısmarlama kardeşlik mi olur? ben onlarla eşit vatandaşlık haklarına sahip olmak istiyorum, iki tane çocuğum var ve onların çocuklarının da benim çocuklarımla aynı anayasal haklara sahip olmasını istiyorum etnik kimliklerinden kaynaklı bir sorunla karşılaşmalarını istemiyorum…Türkiyede kim eşit ki diyebilirsiniz? Ben de diyorum ama tüm eşitsizliklerin ötesinde etnik kimliğinden kaynaklı ekstra bir eşitsizlik yaşamalarını istemiyorum, zaten eşitsizlik diz boyu memlekette…
İş, arkadaşlığa, dostluğa kardeşliğe gelince, onu planlayamazsınız oluverir birden …dostum dediğim hiçbir insanla ilk tanıştığımda “hımmm tam dost olunacak kriterlere sahip biri, okey dost olabiliriz “ diye ilişkiye başlamışlığım yoktur. Bence kardeşlik edebiyatı, meselenin üstünü örtmek için kullanılıyor gibime geliyor, kardeşiz de bitsin gitsin mantığı var sanki….
Kardeşliği, dostluğu bize bırakın… devlet büyüklerimizden varolan sorunları demokratik yöntemlerle çözmelerini isteyelim , hepimiz kardeşiz demeyelim, hepimiz eşitiz diyelim…, yüzyıllardır anadoluda yaşayan insanlara antartikadan gelmiş muamelesi yapmayalım …bir talep olmayacaksa da konuşularak olmasın, bunları konuşmayı dahi vatan hainliği sayıp topyekün reddetmeyelim…zaten parlementer sistemle yönetilmiyor muyuz?istediğimiz kadar konuşalım, kararlar yine meclisten çıkacak, yani yine halk karar verecek…konuşmaktan korkmayalım yani…terörle mücadele adı altında onlara yapılan herşeyi mübah gören zihniyete karşı çıkalım…onları şiddetten medet umar hale getirmeyelim ki zaten yıllarca yapıldı bu…
Ne bileyim işte öyle yani, kardeşlik zor iş zor…
*Bunları 27.09.2015’te yazmışım. Konuşmaktan korkmayalım, zaten kararlar meclisten çıkacak demişim??? Acaba çok mu iyimser mişim?
Şu günlerde içinde başkanlık sisteminin de olduğu anayasa değişikliği için referandum süreci var. Başkanlık sistemini içeren değişiklik paketinden anladığım kadarıyla, seçilmiş başkan, şu an meclisin yürüttüğü yasama görevini yürüterek, kararname ve yönetmelikler çıkarabilecek, partisi olacak, sayısı belli olmayan bakanları, başkan yardımcılarını atayabilecek, görevlerine son verebilecek, Bakanlıkların kurulması, kaldırılması, görev ve yetkileri, teşkilat yapısı, merkez ve taşra teşkilatlarının kurulması o başkanın çıkaracağı kararname ile gerçekleşecek, HSYK üyelerinin çoğunluğunu seçecek, HSYK başkanı da adalet bakanı olacak, diğer üyelerini meclis seçecek ve fakat başkan zaten partili olacağından ve meclis çoğunluğu olacağından, başkanın partisi diğer HSYK üyelerini seçmiş olacak, sanırım adalet=başkan demek gibi bir şey bu.
Okuduklarımdan öğrendiğim diğer bilgilerden biri de sıkıyönetim yolunun kalkacağı ama başkanın Ohal ilan edebileceği. Açıkcası sıkıyönetim ve Ohal arasındaki farkları net bilemiyorum.Ve daha bir sürü kurum için atama yetkisinden bahsediliyor başkan için.
Şu anda da bir çok değişiklik, atama vs için cumhurbaşkanının imzası gerekiyor evet ama tüm bunlar meclisten çıkıyor. Evet mükemmel bir sistem işlemiyor mecliste ama başkanlık sistemi bu iyi işlemeyen sistemin iyice daraltılmış hali gibi geliyor bana. Üstelik şu anda bu sisteme onay verecek birçok insanın ‘bir kişi’ için buna evet dediği kanaati var bende. Bir gün rüzgar döner de o ‘bir kişi’ değil, kendi dünya görüşüne zıt başka ‘bir kişi’ olursa tümden başkanlık sistemini reddedeceklerini düşünüyorum. Sorun da zaten ‘bir kişi’ olması değil mi?27.01.2017