Alan Turing, Bilgisayar, Eşcinsellik

Geçenlerde Enigma isminde bir film seyrettim. II.Dünya Savaşı sırasında Alman şifrelerinin kırılmasında çok önemli bir rol oynamış, İngiliz matematikçi, kriptolg Alan Turing’i anlatıyor. Filmde Alan Turing, çözdüğü nazi şifreme sistemi sayesinde savaşın daha erken bitmesine ve bir sürü insanın hayatının kurtulmasına sebep oluyor. Konu ilgimi çekti ve internette Alan Turing’le ilgili ufak bir araştırma yaptım. II. Dünya Savaşının ve geleceğin teknolojisinin kaderini değiştiren adam olarak karşıma çıktı Alan Turing.

Zamanının en parlak bilim adamlarından olan Alan Turing, bugünkü bilgisayar teknolojisinin atası sayılıyor. Sanıyorum o da ismi bugüne fazlaca ulaşmayan, adı çok duyulmayan ama geleceğin teknolojisinin şekillenmesinde büyük rol oynayan bilim adamlarından. İlgimi çeken bir bölüm de Alan Turing’in homoseksüel olduğu ve o yıllarda İngilterede eşcinsellik hapis cezası olan bir suç olduğundan, ceza alması oldu. Başına gelen adli bir vakada eşcinsel olduğunu itiraf etmek zorunda kalıyor ve hapis cezası yerine kimyasal hadım cezasını kabul ediyor. Aldığı ilaçların etkisini bünyesi kaldıramıyor ve zor günler geçiriyor. Nihayetinde siyanürlü bir elmayla intihar ederek ölüyor.(boom !!! ısırılmış elma logosu?? ) Gerçi ölümüyle ilgili olarak intihar olmadığı, cinayet olduğu yönünde iddialar var ama resmi kayıtlarda intihar olarak geçiyor.

1912 yılında başlayan hayatı 42 yıl sonra son buluyor. Aklıma geçen sene ağlayarak ‘ ben artık yapamıyorum, herkesi vicdanıyla baş başa bırakıyorum’ deyip kendini boğaz köprüsünden atan trans birey geldi. Alan Turing 1954 İngiltere’sinde, Eylül Cansın 2014 Türkiye’sinde intihar eden iki insan. Neden peki…Hayata tutunamadıkları için, kabul görmedikleri için, kabul görüp görmemeyi bırak dışlanıp, ötekileştirilip, anormalleştirilip, fiziksel ve duygusal şiddete maruz kaldıkları için….Sadece hissettikleri farklı olduğu için,kendilerine benzer insanları sevip, onlarla seviştikleri için…insanların kimle seviştiği, neden bu kadar önemli ki?

Mesela Eylül Cansın’ın bir doktor, bir öğretmen olmasına, bir GSM firmasında çalışmasına engel miydi cinsel kimliği? Ya da garsonluk yapmasına ya da ne bileyim bir çiçekçide çalışmasına mesela…Alan Turing’in homoseksüel olması nasıl bir suç ya da suça meyil olabilir ki…

Benim kafamdaki suç algısı daha başka.Adam kırmızı ışıkta geçse, avlanma yasağı dışında balık avlasa, zamanında vergi borcunu yatırmasa ya da ne bileyim gazetecilik yapsa (yazar burada gönderme yapmadan duramıyor ) suç olur, geceyi kiminle, nasıl geçirdiğinin suç literatüründe (var mı böyle bir literatür bilemiyorum) nasıl bir yeri olabilir ki? Ya da ceza hukukunda mı demeliydim, bilemedim.

Bir insanı hayatıma almayacaksam, sebeplerim de daha aşka olur benim.Diyelim ki aynı apartmandayız Alan Turing’le…. Aidatını zamanında veriyor mu, çöpleri zamanında çıkarıyor mu? Senelik kömürünü zamanında almış mı diye bakarım … sinir olacaksam da ne bileyim sabah karşılaşsak ve günaydın demese sinir olurum,bilimde çığır açmış  ama nezaketten haberi yok falan derim …insani ve sosyal boyutta olur yani takındığım tavırlar…

Türkiye’de eşcinsellik  suç sayılmıyor ve cezası yok( gerçi bugünün İngiltere’sinde de yok).Suç sayılmıyor ama normal de sayılmıyor(hem kime göre normal, neye göre normal).

Resmi olarak cezası yok ama o insanlara dünyayı dar ederek, toplumdan dışlayarak, hastalıklı sayarak öldürmek ya da intihara sürüklemek suretiyle, cezasını kendi ellerimizle veriyoruz.

Ne için? Kendi yarattığımız normallerimize uymadığı için mi?Soruyorum sadece…

*Bu yazıyı 22.09.2015’te yazmıştım.Bu gün CNN Türk’te bir tartışma programında bir profesörün Foucalt (Michel Foucault  doğum adı Paul-Michel Foucault -15 Ekim 1926 – 25 Haziran 1984-, Fransız düşünür, sosyal teorist, tarihçi, edebiyat eleştirmeni, antropolog, psikolog ve sosyolog) hakkında ”Foucault eşcinsel birisidir, AIDS’ten ölmüştür. Aile yapımıza nasıl örnek olsun”dediği kısa videoyu seyrettim.Konuşmanın başını, sonunu seyretmedim açıkçası ama pek sevgili profesörümün nasıl bir örnek olma durumu beklentisi var anlayamadım.

Canım profesörüm siz Foucalt’ın tüm felsefesini çözdünüz de kafanıza mı yatmadı yoksa kendine benzeyen insanları sevdiği için baştan mı reddediyorsunuz.Şimdi bu bilgiyi (gerçekten eşçinsel mi bilemiyorum ki bunun bir önemi yok zaten) bilmeseydiniz daimi doğruları reddeden, hatta kendi çalışmalarının bile genel geçer daimi doğrular içinde yer almaması gerektiğine inanıp, çalışmalarının kullanıldıktan sonra atılmasını öğütleyen Foucalt’la ilgili başka türlü bir tartışma mı izleyecektik ekranda.Ay sanki Foucault’tun da aile yapısına örnek olma gibi bir derdi varmış gibi.

Bir insanın kimle seviştiğini, kimi sevdiğini diğer tüm özelliklerinden önde tutmak sizce de garip değil mi?22.01.2017

 

Reklam

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s