Ahmet Ümit’in dört kitabını okudum. Bab-ı Esrar, Kavim, Aşk Köpekliktir ve Sultanı Öldürmek. İlk okuduğum kitabı Bab-ı Esrar’dı.Elif Şafak’ın Aşk kitabını çok beğendiğimi söylediğim bir arkadaşımın ‘öyleyse bunu daha çok seversin’ diyerek tavsiye ettiği bir kitaptı.
Çok etkileyici bulduğumu söyleyemeyeceğim, fazla fantastik bir kitap. Yine de sıkılmadan okudum. Aklımda kalan en etkileyici yeri annesinin, kızıyla yaptığı telefon konuşmasında bahsettiği din ve iyilik temalı konuşma oldu benim için.
Ahmet Ümit’in genel bir tarzı var, akıcı, anlaşılır, sade bir dil kullanıyor kitaplarında. Aşk Köpekliktir kitabını da sıkılmadan okumuştum. Hikayelerden oluşan bir kitap olan Aşk Köpekliktir’i Kavim’le birlikte almıştım kitapçıdan. Kavim’in ismi ve arka kapağında yazan ‘kavimler bahçesi olan ülkemizin tükenmeye yüz tutmuş kültürlerine bir saygı duruşu’ ibaresi ilgimi çekmişti ve Kavim’le birlikte Ahmet Ümit polisiyesiyle tanışmış oldum, 400 sayfalık kitabı kısa bir sürede heyecanla okudum.Ahmet Ümit salt polisiye yazmıyor, muhakkak, polisiye kurgunun içinde tarihten izlere dokunduruyor insanı.Keyifli bir okuma süreci oldu benim için ama kitap bitince ‘güzel kitap, ama bir daha Ahmet Ümit okur muyum bilemiyorum, pek benim tarzım değil’ demiştim.
Sonra Sultanı Öldürmek geçti elime geçen kurban bayramı tatilinde.Direk söyleyeyim, bayıldım kitaba.Tatil günlerine denk geldiği için de üç günde bitirdim.Klasik Ahmet Ümit tarzı olan akıcı, anlaşılır, sade bir dille direk polisiye kurgusu sizi içine alıyor kitabın.Polisiye kurgunun içine yerleştirdiği tarihsel detaylar, yer yer tarihi figürlerin dilinden, yere yer roman kahramanlarının dilinden verilmiş okuyucuya.
Bu tarihi detay Fatih Sultan Mehmet zamanından… Kitabı okurken bir bakmışsınız Osmanlıda bir bakmışsınız Bizanstasınız ve öyle güzel entegre edilmiş ki kitaba, hiç yadsımıyorsunuz bu durumu, arada bir kopukluk hissi olmuyor yani… İstanbulun fethiyle ilgili olarak, gemilerin karadan yürütülerek Haliç’e girilmesi ve çağ değiştiren bir fetih olayı olduğundan öteye gitmeyen tarih bilgisine sahip biri olarak, bu kitaptan bu anlamda çok şey öğrendiğimi de söylemeliyim. Eminim tarihi okuması olan biri bu kitaptan benim aldığımdan fazlasını alacaktır.
TARİHİ BİLGİLERİN YANI SIRA, TARİHE, TARİHÇİLERE, RESMİ TARİHE BAKIŞ AÇISI OLARAK TA GENİŞ BİR PENCERE SUNDUĞUNU SÖYLEYEBİLİRİM. Belli kalıplara bağlı kalmadan okuma yaparsanız çok şey bekliyor sizi kitapta…Aslında polisiye kurgunun dışında sırf tarihsel öğeler için bile okunabilir bu roman, hatta okunmalı….
Ana karakterin yer yer kendi içsel yolculuğuna da gidiyorsunuz okurken ve tüm bunları yazar öyle ustalıkla bir araya getiriyor ki kitabın bütünlüğünün dışına çıkartmıyor sizi… Yazar bence çok riskli bir işe de girişmiş kitabı yazarken. Riskli bir konuyu ki kitapta da bu riskten bahsediliyor, öyle güzel yerleştirmiş ki kitaba, kimsenin bu anlamda üstüne gelmesine fırsat vermeyecek şekilde anlatmış ne anlatmak istiyorsa. Polisiye kurgusu olarak ta kitabın sonuna kadar katili merak ettim. İyi ki okumuşum diyorum, iyi kitaplar o kadar iyi geliyor ki bana…Artık Ahmet Ümit’e farklı bir gözle bakıyorum, yani hayranlık bazında…Özetle çok güzel bea, çok şey var bu kitapta,okuyun yani… teşekkürler Ahmet Ümit…
Soran Kadın 