Khaled Hosseini

İlk olarak uçurtma avcısını okumuştum sonra Bin Muhteşem Güneşini, öncelikle çevirmen çok iyi onu belirteyim. Kitap çok güzel çevrilmiş Türkçe’ye. Khaled Hosseini sizi yakın coğrafyamıza Afganistan’a götürüyor iki romanında da.Uçurtma Avcısında bir erkek hikayesi bekliyor sizi, Bin Muhteşem Güneş’te de kadın hikayesi.Kitabın ikisi de dopdolu, alıp götürüyor sizi.Uçurtma Avcısında baba olarak erkek, oğul olarak erkek, arkadaş olarak erkek var karşınızda, hisleri var, yaşadıkları var, yaşattıkları var.Kitap tek bir konu üzerinden yürümüyor, ana hikayenin yanında bir sürü yan dal var ve bu sizi bunaltmıyor, hepsinin içine rahatlıkla girebiliyorsunuz.Harika bir roman…Bin Muhteşem Güneş’te ise kadın hikayesi var, yakın coğrafyamızda bize pek te uzak olmayan egemen gelenek anlayışı içinde hikayeleri olan kadınlar var.Dinin ve geleneğin sömürdüğü kadınların hikayesi.Roman kurgu tabi ki ama bir o kadar da gerçek, çok sevdiğim bir lafı söyleyeceğim yine ‘gerçekler ancak kurguyla anlatılabilir’.Zülfü Livaneli’nin Kardeşimin Hikayesinden aklımda kaldığını sanıyorum bu sözün.Dinin yönetimlerde söz sahibi olduğu zaman yaşanılanları açık seçik görüyorsunuz kitapta.İkisi de muhakkak okunması gerekenler listemde…Hangisi önce derseniz bir tıkla Bin Muhteşem Güneş derim ama sadece bir tıkla, Uçurtma Avcısına da haksızlık edemem….


Khaled Hosseini’ için 3 yanıt

  1. zincirleme bir halka gibi sovyetlerden talibana giden kaos daafganistan realitesini yansıtıyor adeta ik kitap. kronolojik olarak uçurtma avcısından bin muhteşem güneşe doğru. umarız yazarın bundan sonra çıkartcağı kitapda mutlu bir afganistan yazmasını dileyerek kitaplara geçelim ki Emir ie Hasan, Leyla ile Meryem mi diye kıyaslama yapamıcak kadar iki hikayede kendine has büyüsünü yansıtıyor okura ama Soran Kadınında dediği üzre bin muheteşem güneş bir tık daha öte bencede. Hem kadın hikayesindeki kadınların o zor şartlarda rakip dahi olmadan biribirine naifliği fedakarlığı ki bundan da öte kadın hikayesinin ruhu daha biderin kaçıyor her daim nedense (ilk başta Emir ve Hasan hikayesinde olmayan) ve en çok da Meryemin babasını beklemesi ki (o sahne benşm için vurucu bi serenad), bin muhteşem güneşi biraz daha yakın durmamızı sağlıyor…

    “Bu kentin ne çatılarını ışıldatan ayları sayabilirsin,”
    “Ne de duvarlarının gerisine gizlenen bin muhteşem güneşi.”
    (jön)

    Beğen

  2. Harika bir yazar ve harika iki hikaye. Hem soran kadın, hem de yorumcumuz “Bin Muhteşem Güneş” i bir tık üste koymuşlar ancak sanırım bu hikayeyi okuyanın yaşadıkları ile ilgili. Ben bir erkek olarak “Uçurtma Avcısıé nı kendime daha yakın buldum. Özellikle baba-oğul ilişkisi yönünden. Sonuçta “Bin Muhteşem Güneş”teki kadınların yaşadıklarına empati kurmam daha zor. Ama iki romandan birini seç derseniz seçemem. Bence bu yarışın galibi yok. Ya da tek galibi yok diyelim. Bence ipi birlikte göğüslüyorlar.
    Son olarak Jön isimli yorumcunun temennisine katılıyorum ve bende yazarın bundan sonraki kitabında mutlu bir Afganistan yazabilmesini diliyorum.

    Liked by 1 kişi

Yorum bırakın