Cengiz Aytmatov-Gün Olur Asra Bedel

Cengiz AYTMATOV’un Gün Olur Asra Bedel’inin son satırına geldiğimde, yine güzel bir roman bitirmenin keyfi var üzerimde. Gerçi hemen söylemeliyim ki kitap, yarım kalmışlık hissiyle bitiyor. Bundan sonrasını okuyucuya bırakma anlamında bir yarım kalmışlıktan bahsetmiyorum. Bazı romanlar vardır, keskin, net sonla biterler, bazı romanlarsa karakterlerin sonraki yolculuklarını okuyucunun hayal gücüne bırakır, bu öyle bir şey değil, spoiler vermemek adına net söyleyememekle beraber, sanki yeni bir olay örgüsü başlıyor ve orda bitiyor kitap.

Neyse sondan başladım kitaba, başa döneyim diyecektim ama kitap zaten sonla başlıyor, daha doğrusu sondan biraz önceyle başlıyor. Romanın başlangıçtan sonraki bölümleri çoğunlukla daha önceki zaman dilimlerinde yaşanılanları anlatıyor. Aslına bakarsanız romanın ana karakteri Boranlı Yedigey’in hayatının bir film şeridi gibi gözünün önünden geçmesi de diyebiliriz buna.

Ağır basmasa da, roman da bilim kurgu tarzı da var ve  romanın bütünlüğü içinde size hiç aykırılık hissi vermiyor ve bir yanda galaksiler arasında dolaşan insanlı uydular, hemen yanı başında kısa mesafeleri bile uzun sürelerde deve sırtında almak zorunda olan hayatları okurken dünya nasıl bir yer diyor ve kendinizi zaman, mekan kavramını anlamaya çalışırken ve  yan yana ama bambaşka  hayatların varlığının aynı paralelde nasıl olabileceğini sorgularken buluyorsunuz.

Kitabın konusu özetle, 2. Dünya savaşı gazisi Boranlı Yedigey’in uçsuz bucaksız Sarı- Özek bozkırında bir yük treni istasyonundaki hayatını anlatıyor kitap. En yakın dostu Kazangap’la birlikte, bozkırın zor iklim şartlarında verdiği fiziksel ve duygusal mücadele var romanda.

İnsanların zor şartlara rağmen yaşadıkları yeri yurt edinebilmelerini, iklimin yaşam koşullarını ne denli etkilediğini, geleneklere yabancılaşan insanları, karşılıksız, içten dostlukları, sahiplenmeleri, aidiyet hissini, saf aşkı okuyorsunuz romanda. Öyle şatafatlı cümleleri de yok Aytmatov’un ama gayet samimi bir anlatımla ilerledi roman benim için. Aralarda anlattığı efsanelerle de fantastik bir yan eklemiş romana.

Alt okumalarında ise,  savaşın bireyler üzerinde bıraktığı fiziksel etkileri, savaş ortamında yönetimlerin sizi rahatlıkla hain ilan edebileceğini, sizin rızanız olmayan şeyleri, sizin rızanızmış gibi göstererek her şeyin kanuna uydurulabileceğini, aile bağlarının kişilerin rızasına bağlı olmayan mecburi bağlar olduğunu,tanrının varlığının sorgulanmasını,  sosyalist idaredeki bir devletin eğitim ve kamu mantığının, kişileri  geleneklerden uzaklaştırdığını ve bu bağlamda özetle sanki Rusya’nın o dönemki rejimine  –Sosyalizm, komünizm- eleştirel bir bakış olarak da değerlendirilebilir.

Roman 413 sayfa, Ötüken Yayınevinden Refik Özdek çeviriyle çıkmış, çeviri de gayet güzel, zaten yakın bir dilden çevrildiği için sıkıntılı bir çeviri de olmamış olabilir. Kitabın orijinalinin Kazakça’mı Kırgızca mı olduğunu bilemiyorum, Aytmatov Kırgızistan doğumlu ama romanda yerleşim yeri olarak hep Sarı-Özek geçtiğinden bugün oranın nereye denk geldiğini bilemiyorum. Ben hep Kazakistan diye okudum ama internette Kırgızistan olarak geçiyor. Gerçi sonuçta o yıllarda hepsi Rusya’ydı.

Çevirmen kitabın sonunda, Cengiz Han’a Küsen Bulut romanını okumazsanız bu romanı tam okumuş sayılmazsınız diyor. Roman karakterlerinden savaş gazisi Abutalip ve  eşi Zarife’nin hikayesinin anlatıldığı bölümlerin, yazarın isteğiyle ya da  yönetim tarafından çıkarıldığını(çevirmen kesin bilgi kullanmamış )  sonradan da Aytmatov’un Cengiz Han’a Küsen Bulut adıyla ayrı bir roman olarak yayınladığını yazmış çevirmen.Yani okumayı planlıyorsanız iki kitap olarak düşünün, şahsen ben ilk fırsatta okumayı düşünüyorum.

Güzel romanlar, içinde hüzün de barındırsa güzel hisler bırakıyor ben de. Gün olur Asra Bedel de öyle oldu benim için, yani tavsiye edilir…..


Cengiz Aytmatov-Gün Olur Asra Bedel” için bir yanıt

  1. Bir günü anlatan kitapların ilki ivan desinovic suhovun (yanlış yaziyor olabilrm) bir günü adli Nobel almış bir kitapti çocukken okudugum ve hep bunun yazilmasi beverisi hep hayran oldugum biseydi ki soyvet yazarlar diyelim bu konuda baya meyilli becerikli. Kitaba gecersek pek çok şey hakkında düşünmelere sevk eden insanın benliğini ve iradesini sorgulamaya iten, varoluşu, sevgiyi, gücü, aşkı, insanın griliğini; insanın içindeki iyiyle kötüyü göstererek anlatan yapıt. salt iyinin insanda olamayacağını anlatmak için kullandığı fantastik bilim kurgu yöntemi; orta asyalı bir yazar için farklı şaşırtıcı

    Liked by 1 kişi

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s