Çıta Yükseliyor, En Az Beş Çocuk

Sevgili devlet BÜYÜKLERİ’mizden!!!  her geçen gün ufuk açıcı, geniş vizyonlu, harika inciler duyuyoruz.

Orman ve Su İşleri Bakanımız Sayın Muteber, Münevver, Müstesna ve İstisna Güzel İnsan Veysel Eroğlu Bey (sıfatların baş harfini küçük yazmıştım, olmadı gibi geldi, sonra büyük harfe çevirdim gene biraz kekremsi gibi durdu, dilbilgisi kurallarına uygun mu bilemiyorum ama bakanımıza büyük harf yaraşır diye öylece bıraktım arkadaşlar) Antalya’da aday memurlara yapılan intibak eğitiminde çok önemli tavsiyelerde bulunmuş gençlere.

Demiş ki:  ‘erken yatın, erken kalkın (bir yumurtayı sütle çırpın :) bir de erken evlenin, en az da 5 çocuk yapın demiş.(Anaaam en azı 5  olan sayının en çoğu kaçtır acaba, sormaya tırsıyorum)

İntibak ney yaw,  bir kitap ismi değil mi diyenlere şöyle izah edeyim, intibak eğitiminde  yeni atanan devlet memurlarına devlet memurluğunun felsefesi anlatılıp memuriyetin temel ilkeleriyle ilgili dersler veriliyor diyemeyeceğim, işte böyle erken yatın erken kalkın, çıplak ayakla dolaşmayın, taşa oturmayın çocuğunuz olmaz, gece tırnak kesmeyin  gibi fevkalade değerli bilgiler veriliyor.

Arkadaşım erken yatın erken kalkın nedir ya, ben ilköğretimdeki çocuklarıma söylüyorum bunu ki ikisi de uykuyu sevmeyen çocuklar da konu bu değil yani. O kürsüye çıktığınızda söyleyeceğiniz şey bu mu Sayın Bakan, her biri en az 25 yaşında insanlara erken yatın erken kalkın demekten öte söyleyebileceğiniz şeyler yok mu? Pardon ya söyleyeceği başka şeyler de varmış ama o daha kötü, erken evlenin en az 5 çocuk yapın!!! Bunu da hedef koyun kendinize demiş.

Evlilik ya da çocuk nasıl bir hedef olabilir. Evlenmek istemek, çocuk sahip olmayı istemek kötü şeylerdir demiyorum, kişinin tercihidir, gayet anlaşılır, mantıklı isteklerdir ama bir dakika, 20’li yaşlarda bir insanın  hedefinin evlenip çocuk yapmak olması o insanın hedefinin olmadığı anlamına gelir bence.Söyleyebileceğiniz yığınla şey varken bu mudur tavsiyeniz? Okuyun, daha çok okuyun, roman okuyun,ağaç dikin, tüketmeyin, üretin, keşfedin demek varken ki Orman ve Su Bakanı olarak söyleyebileceğiniz bir ton şey varken evlilik ve en az eş çocuk ta neyin nesidir?Aslında bakanın yaptığı konuşmayı  bir zihniyetin tezahürü olarak görüyorum ve muhtemelen bir çok kişi öyle görmüştür.

En az beş çocuk yapması gereken kadına  !!!  diyorsunuz ki; kır dizini otur evinde çocuklarına bak. Kadın kimliğini anneliğe endeksleyip, anneliği kutsayıp, en önemli görevinin bu olduğunu vurgulayarak sahneden silmeye çalışıyorsunuz kadınları. Kadınla ilgili bakış açınız bu sizin.Üstelik bunu yeni atanan insanlara söylüyorsunuz.Size göre anne olmayan kadın eksik değil mi?

Anne olmak isteyip te olamayan kadınlar da var ayrıca , biyolojik olarak ben buna uygunsam ve çocuğum olabiliyorsa nasıl bunu bir üstünlük sayabilirim anne olmayanların, olamayanların yanında?

21 yaşında medeni hali değişen bir kadın olarak evlilikle ilgili de şunu söyleyebilirim, o da kısık sesle yani, ‘21 çok erken’ , yine de insanlara erken evlenmeyin diye bir genelleme yapamam, şartlara göre değerlendirmek lazım, şu yaşta evlenin de diyemem, geç evlenin de diyemem, zaten her türlü genellemeye de karşıyım. Ayrıca evliliği ve çocuk sahibi olmayı tercih etmeyen insanlar da olabilir ki bu da gayet anlaşılır durum.

Erken evlenmenin de geç evlenmenin de evlenmemenin de kendine göre değerlendirilmesi tamamen kişinin şartları, gelişimi, hayatı nasıl yaşadığı ve hayata nasıl baktığıyla ilgili bir durum bence. Ben kendi şartlarım içerisinde bu anlamda mutlu bir hayat yaşıyorum eşim ve çocuklarımla birlikte ama bu BENİM hayatım.

Kimseye evlenin ya da evlenmeyin diye bir şey söyleyemem, belki kendini biraz daha tanı derim (ki bu da hayat boyu süren bir şey, insanın belli ortamları yaşamadan kendi için yorum yapması da çok havada kalıyor), kendin için bir şeyler yap diyebilirim, hayatı biraz daha tanı diyebilirim, oku diyebilirim, sev, sevil diyebilirim, dene diyebilirim,  ama erken evlen en az da 5 çocuk (yazıyla beş :)  )yap demeye asla cüret edemem…

Hele ki bir bakansam ve yeni atanan memurlara konuşuyorsam söyleyeceğim en son söz bu olur herhalde (en son da değil hiç böyle bir şey söylemem).Ne evliliği ne çocuk sahibi olmayı kutsayamam, hedef tahtasına koyamam, evlendim çocuk sahibi oldum diye köşeye çekilip hayata seyirci de kalamam. Evet çocuk büyütmek zor iş, meşakkatli bir iş. Özellikle belli yaşa gelene kadar hayattan resmen soyutlanıyor bambaşka bir organizmaya dönüşüyorsun. Özgürlüğün ciddi manada kısıtlanıyor ki bu azalarak ta olsa ömür boyu süreceğe benziyor. Dışarıda akıp giden hayatı gördükçe, hele ki içinde bir şeyler yapma, hayata ve kendine bir şeyler katma isteği varsa bu tutsaklık depresif bir hal de alabiliyor zaman zaman. Gördüğün her olumsuz gidişatta çocukların aklına geliyor, ya onlar diyorsun. Velhasıl zor iş çocuk büyütmek, ciddi sorumluluk, ciddi özveri istiyor, herkes te çocuk yapmasın zaten, bunun da bir kriteri olması lazım aslında…

Neyse dallandırıp budaklandırmayayım konuyu da sevgili bakanımızın söylediği veciz !!!  sözler için son birkaç şey söyleyeyim.Sayın Bakanım, kadınlık analık değildir, her kadın çocuk doğurmak zorunda değildir, evlilik te hayatın olmazsa olmazlarından değildir.Hayat ölene kadar sürecek bir keşiftir bana göre ve bu keşifte dileyen dilediği yolda yürür…


Çıta Yükseliyor, En Az Beş Çocuk’ için 2 yanıt

  1. Muteber, Münevver, Müstesna ve İntibak, ( ki bu kez fransız değil okuyucu bunların anlamına;) ) dışında, fantastik betimlemelerinden ve mizahtan bu kez uzak, özel ve genel örneklerle, esas ve usul bakımından cok duru ve net bir yazı olmuş. Anlatım sade, konu sıradan gözükebilir ama aslında çok derinlikli… herkese okumasını tawsiye ediyorum.

    Beğen

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s