Anlamıyorum Süreyya…

-Anlamıyorum Süreyya…

-Neyi Kamuran…

-Bazen hiçbir şeyi…

-Nasıl yani…

-Yani hiç kimseyi bazen..

-Kafanda ne var senin ?

-Çok şey… Belki de hiç bir şey…

-İçki mi içtin sen?

-Yapma ya, ne içkisi…

-Tamam, tamam, eee …

-Sence nasıl hissettiğin mi önemli, nasıl hissettirdiğin mi?

-Yoksa hap mı yuttun …

-Geç dalganı, bence doğru duygu diye bir şey yok, hissettiğin bütün duygular gerçektir, duygunun doğruluğu değil, gerçekliği olur aslında dimi?

-Öyle olsun da ne önemi var bunun…

-İnsanları, kafama takmaya engel olamıyorum Süreyya, ufak ta olsa bir yer kaplıyor, aklımın bir köşesinde…

-Kahve içelim mi?

-Biliyor musun Süreyya, insanlar beni rahat, umursamaz ve güçlü sanıyorlar…

-İnsanlar öyle sanıyorsa, öylesindir…

-Ama ben öyle hissetmiyorum çoğu zaman, yani hani öyle küçük şeyler vardır ya…

-Eeee…

-İşte onlar, çok yer kaplıyor, aslında çok yer kaplamıyor, az yer kaplıyor ama uzun süre kaplıyor, silemiyorum hemen…

-Hmm…

-Hiçbir şeyde net olamıyorum Süreyya biliyor musun?

-Nasıl yani?

-Kafamdaki hiçbir şey siyah ya da beyaz değil, hepsi ara renklerde, bazıları siyaha ya da beyaza yakın sadece ama siyah ya da beyaz değil…

-Sana net bir şey söyleyeyim mi?

-…

-Ben acıktım, kahveleri içip dışarıda bir şeyler yiyelim..

-Süreyya…

-Söyle canım…

-Şu anda beni ciddiye almaman çok hoşuma gidiyor biliyor musun?

-Çünkü sen biraz delisin…

-Valla bak, can kulağıyla dinlesen bu kadar rahat konuşamam belki, sence bu bir çelişki mi…

-Yavrucum yemeğe gideriz değil mi?

-Galiba kendimle  konuşuyorum şu an, sen sadece bir siluetsin, ama sen olmasan da böyle konuşamam…

-Evet şekerim, aç bir siluet…

-Hani bazıları, fazla insan sevmez ve böyle daha iyi derler ya…

-Evet…

-Ben insansız yapamam Süreyya…

-İnsanla da yapamıyorsun…

-Evet yapamıyorum galiba…Sence Tanrı var mı?

-Bilmem. İnanıyorsan vardır, inanmıyorsan yoktur. Hem nerden çıktı şimdi…

-Hiç, öylesine, kafamda dolaşan bir sürü cümleden biri işte sadece…

-Bu hafta sonu çok işim var Kamuran, yayınevinin gönderdiği düzeltmelere bakacağım, ağdaya gideceğim, Ayten’e bebek görmeye gidilecek  kızlarla, ay dur halam aramıştı, dönememiştim ona, yemekten sonra unutturma telefon açayım…

-Olur, unutmam… Ben hiçbir şeyi unutmuyorum galiba. Aslında çok şeyi de unutuyorum, bana söylenileni, benim söylediğimi… Hissettiğim duyguyu unutmuyorum ama…

-Canım o konulara hiç girme, senin kadar hafıza özürlü görmedim ben, çabuk yaşlanırsın sen, ay büyükanne olursan torunlarının adlarını bile karıştırırsın valla…

-Sence unutmak mı iyi, unutmamak mı?

-Bence yemeği kebapçı da yiyelim…

-Ama aynı şeyi yiyelim olur mu? Hep başkasının tabağındaki yemekte kalıyor aklım, aklım kalmasın tabağında…

-Kız ayrı şeyler söyleyelim, tadına bakarız işte iki çeşidin de,

-Sence niye böyle oluyor?

-Hadi kahven bittiyse çıkalım…

-Biliyor musun Süreyya? Seni seviyorum…

-Ben de seni seviyorum tatlım, tokken daha çok seveceğim ama,

-Ya açlar Süreyya?

-Yani biz mi? soğan salatasına gömülürüm herhalde, ay nasıl canım çekti… Sonra da künefe patlatırız üstüne…

-…

-Anahtarı almayı unutma…


Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s