Doğum Günün Kutlu Olsun Oğlum

Canım oğlum, Timuçin’im, dokuz yıl önce bugün girdin hayatımıza. İkinci annelik deneyimim olacaktın ve ben abini  büyütürken yaptığım hataları yapmayacaktım, artık profesyoneldim. Öyle görüyordum kendimi. Teoman’ı büyütürken hiçbir rutini yerleştirememiştim hayatımıza ve galiba bu benim hatam, bir şeyleri eksik yapmış olmalıyım diyordum.

Hatırlıyorum da bir gün anneannen seni beşiğinde sallıyordu hemen müdahale edip “hayır anne, bu defa farklı olacak, bu çocuk sallamaya alışmayacak” demiştim. Hahayt iyi ki demişim, gece gündüz battaniyede salladık seni.

İlk zamanlarda çok gazın vardı. Öyle ki, başka sebepten doktora gitsek “acilen bu çocuğun gaz problemini çözmeliyiz” diyordu. Sanırım burada genetik devreye giriyor, bana çekmiş olmalısın. Hala bu problemle boğuşuyorum olur olmadık zamanlarda. Senin gazın için denemediğim şey kalmadı. Kendi beslenmeme de çok özen gösteriyordum ama hiçbir şey fark etmiyordu.

Aylarca uyumadım diyebilirim. Gazdan olsa gerek aşırı şekilde kusuyordun, omzumda birer tane bezle geziyordum zira bir omuzdan öbürüne geçerken bile kusuyordun. Kusmuk kokuyordum sürekli. Sorunlu bir bebektin yani kuzucum. Sorunlar, zaman içinde şekil değiştirse de sorun varlığı hiç değişmedi. Hep ağlıyordun hep. Bebekken de ilk çocukluğunda da çok ağladın. Hiçbir rutine alıştıramıyordum seni.

Mesela azmettim, seni kendi yatağında yatmaya alıştırmak için, ama olmadı. Yanımızda yattın yıllarca. Emziğe alıştırmaya çalıştım olmadı. Beş ay nereye gitsem yanımda bir emzik ve pekmekle gezdim, olmadı alışmadın.

Yemek yemeye başladığın zaman, her şeyden vermeye çalıştım olmadı. 16 ay aktif emdikten sonra, kutu sütle beslendin uzun bir süre. Sanırım 4-5 yaş civarındaydın, 6 ay boyunca mercimek çorbası dışında hiçbir şey yemedin. Tiksindiydim valla mercimek çorbasından.

Uyku saatin diye bir mevhum hayatımızda olmadı. Uykuya zor dalıyordun ve sık uyanıyordun. Hala uykuyu seven bir çocuk değilsin. Bütün günü denizde geçirip, akşamında dışarıda olduğumuz günlerin akşamında bile uyumuyordun. Aynı Teoman gibi. Şu cümleyi hiç kurmadım “ bu gün çok yoruldu eve gider gitmez uyudu, hem de sabah kadar”.

Bir gün bana “ben nasıl uyunur bilmiyorum , uyumayı öğretir misin” demişliğin var yani o derece. Gözümü kapatıp beklemekten sıkılıyorum diyordun.

Teoman kreşte uzun zaman geçirdiği ve kreşi hiç sevemediği için seni kreşe yollamamıştık. Şimdi çevremde görüyorum, bütün çocuklar kreşi seviyor. Evdeki teyzemize de yıllarca çektirdin. Sonradan anlattı, her akşam bizim evden çıkarken bir daha gelmeyeceğim diye çıkıyormuş. Halen yanımızda aileden biri oldu artık teyzemiz. Çok ağladım diyor, yapamayacağım demiş uzun bir süre ama şartlar işte.

Hatta bir gün çocuk bakan arkadaşlarıyla sohbet ederlerken, diğer kadınlar baktıkları çocuklar için işte şu saatte uyutuyorum, şu saatte yediriyorum, şöyle böyle konuşuyorlarmış. Bizim teyzemiz seninle ilgili söyleyecek bir şey bulamayınca bizimkinin de ailesi iyi demiş. Düşün artık. Zaten bir keresinde bakılacak çocuk değil diye de itiraf etmişti ki yerden göğe kadar haklıydı.

Dört yaşına kadar bezli gezdin kuzum. Dötünde yaralar çıktı da bezden vazgeçmedin. O zaman konuşuyorsun da tabi. Ben tuvalete yapmayacağım diyorsun. Hey allam neler denemedim. Konuşarak, bağırarak, hırpalayarak defalarca denedim çıkarmadın bezini. Bir ara da bezini teyzene değiştirtmiyor, bizi aratıp bezimi değiştirin diyordun. Bazen gelmiyorduk işyerinden bez değiştirmek için. Akşam eve geldiğimizde kesif bir sidik kokusu, bezin torbalanmış dötünden aşağıda, döt kızarmış. Of yazarken daraldım valla.

Düşünsenize, karşınızda konuşan bir çocuk var ve altı bezli. Dört yaşına 3 ay kala çıkardım bezini ve bu defa son dedim, ne olacaksa olsun, takmayacağım. Bir hafta evin her yerine yaptın. İkinci hafta sonuna doğru biraz biraz olacak bu iş demeye başladık. Sonunda oldu ve tuvalet alışkanlığı kazandın ama bunun bilinmesini istemiyordun. Soranlara bezine yapıyor diyorduk, sana sorarlarsa da bezime yapıyorum diyordun.  Manyakmışsın sen oğlum.

Arabayı sevmiyordun. Seyahatlerimiz işkence gibiydi. Sürekli ağlardın. Bir seyahatimizde sinir krizi geçirmiştim sen susmayınca. Düşünsene 11 saatlik yol ve sen sadece 45 er dakikalık iki set halinde uyuyorsun kalanı feryat figan. Of daraldım valla. Çaresizlik duygusunu çok hissettim ağlamaların karşısında.

Ay ben şu saatte uyumaya alıştırdım, şu yemeğe alıştırdım, şuna buna alıştırdım diyen olursa kürekle gelirim karşısına valla. Hele bir, o çocuk alışmak istemesin, bak bakayım alıştırabiliyor musun, çocuğun içinde olacak içinde.

Çocukluk dönemin de pek farklı değildi. Farklı bir çocuktun. Sana asla zorla bir şey yaptıramıyorduk. Bir gün baban, kulağını çekmişti hem de bayağı yani, çıt sesli falan. Kıpkırmızı kulağını tutarak gözünden yaşlar süzülürken “pişman değilim, gene olsa gene yaparım” dediydin 6 yaşlarında sanırım.

Daldan dala atlıyorum ama aklıma geldi banyoyu sevmiyordun ki hala sevmiyorsun. Banyo yapmamak için 4 tane acı süs biberi yemiştin gözünden yaş gele gele. Gerçekten manyakmışsın oğlum. Her banyon ayrı işkence oluyordu bize.

Sonra okula başladın, okulu da sevmedin. Sürekli okula gitmemek için bahaneler uyduruyordun. Sen birinci sınıfı bitirdiğinde, ilkokula yeni başlayacak olan arkadaşın “ne güzel okuma yazma öğreneceğim” deyince “ben öğrendim bir şey olmuyor” dediydin. Okulun tek bir iyi yanı vardı sana göre, teneffüsler ha bir de serbest etkinlik saatleri.

Sanırım bir ya da iki yıl önceki yazdı. Anneannenlerde teyzenin ojelerini ve makyaj malzemelerini görüp bunlar ne işe yarıyor demiştin. Bazen kadınlar daha güzel görünmek için böyle şeyler kullanır deyince, ama haksızlık bu erkekler neden kullanmıyor deyip, bir güzel oje sürdürdün bana, yanaklarına da allık. Çek fotomu dedin, yolla arkadaşlarına.

Hep farklı olmak istedin, hala öylesin. Sırf farklı olmak adına seçeneklerini değiştirebiliyorsun. Farklı ol oğlum, herkes gibi olma. Ama asıl kendin ol. Kendin olmak yolunda ilerliyorsun zaten. Hayat seni kendin olmamak için zorlayacak, herkes gibi olmanı isteyecek, diren bunun için (Farklı olayım diye de suyunu çıkarma çocuğuumm).

Acımasız bir dünyada kan ve gözyaşının bol olduğu bir coğrafyada yaşıyoruz. Ben, dünyayı öğretilen üzerinden okudum, senin böyle olmayacağını biliyorum, umut ediyorum. Umarım vicdanın hep seninle beraber olur. Doğum günün kutlu olsun evlat, seni seviyorum…

Reklam

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s