Bir varmış, bir yokmuş, evvel zaman içinde, deve kervan içinde, sincaplar çakal iken, amcamlar bakkal iken ben saçımın perçemini sağdan sola tarar iken çook uzak bir ülkede, çocukları büyüdüğü için hikaye yazmayı unutan bir kadın varmış.
Bu kadının bir de, saçları yandan iki örgülü, dut kurusunu, dondurmayı ve narı çok seven küçük bir arkadaşı varmış.
Küçük arkadaşı, hikaye yazmayı unutan kadından masal istemiş bir akşam. “Ama nasıl olur, ben çoktan unuttum hikaye yazmayı, ne yapacağım şimdi” diye heyecanlanmış kadın.
Dut kurusunu, dondurmayı ve narı çok seven küçük arkadaşı demiş ki “ Hadi gel birlikte ormana gidelim, belki orman, sana hikaye yazmayı tekrar öğretir”.
Gözlerini kapatmışlar ve birlikte kocaman büyülü bir ormana gitmişler.
Onları çam ağacı, meşe ağacı ve söğüt ağacı karşılamış ormanın girişinde. Dut kurusunu, dondurmayı ve narı çok seven küçük kız, dişbudak ağacı oluvermiş birden. Çocukları büyüdüğü için hikaye yazmayı unutan kadın da yaşlı bir çınar ağacı olmuş.
Hadi saklambaç oynayalım demişler sonra. Çınar ağacı, ben yaşlı ve yorgun bir ağacım, hem dallarıma kuşlar kondu. Onları rahatsız etmek istemiyorum siz oynayın demiş. Ben sizi seyredeyim.
Diğerleri sayışmışlar:
Oooo!..
Portakalı soydum
Başucuma koydum
Ben bir orman uydurdum
Duma duma dum
Kırmızı mum
Dolapta pekmez
Yala yala bitmez
Ayşecik cik cik cik
Fatmacık cık cık cık
Sen bu oyundan çık…
Dişbudak ağacı ebe olmuuuş. Dönmüş çınar ağacına, yummuş gözlerini beşe kadar saymış.
Biiir, ikiiii, üüüüç, döööört, beeeeş,
Önüm arkam sağım solum orman,
Saklanmayan pişman diyerek açmış gözlerini ve aramaya başlamış ağaç arkadaşlarını.
Tam o sırada rüzgar esmeye başlamış ve bir hışırtı duymuş dişbudak ağacı. Hışırtıya doğru gitmiş, gitmiş, gitmiş veee söğüt ağacını bulmuş. Meğerse söğüt ağacının yaprakları rüzgarla dans ettikleri için hışırtı sesleri geliyormuş. Koşarak sobelemiş.
Aramaya devam ederken yerde palamut görmüş. Sonra bir tane daha. Takip etmiş palamutları veee meşe ağacını bulmuş. Meğerse meşe ağacının meyveleriymiş palamutlar. Sobelemiş hemen meşe palamudunu.
Aramaya devam ederken ayağına hafiften bir şey batmış ama acıtmamış. Acaba ne olabilir diye yerlere bakarken uzun, yeşil bir iğne bulmuş. Sonra bir tane daha derken çam ağacını bulmuş. Meğerse çam ağacının iğne yapraklarıymış ayağına batan. Koşarak sobelemiş çam ağacını.
Tüm arkadaşlarını sobelediği için oyun bitmiş.
Oyun bitince vedalaşmışlar. Çınar ağacı, çocukları büyüdüğü için hikaye yazmayı unutan kadın değil, hikaye yazmayı tekrar hatırlayan kadın oluvermiş.
Dişbudak ağacı da dut kurusunu, dondurmayı, narı ve ağaçları çok seven küçük kız olmuş.