Antika Titanik- Murat Menteş- BUMMM !!!!

              Murat Menteş’in yeni romanı çıktı; Antika Titanik. Murat Menteş’i sevdiğimi bilen bir arkadaşım bana diye internetten kitap siparişi vermiş, kapağı beğenince bana vermekten vazgeçmiş. Kapak da hayli ilgi çekici yani. Gerçi diğer kitaplarının kapaklarını da bildiğimden çok şaşırtıcı gelmedi. Tam bir Murat Menteş kitap kapağı dedim içimden. Yazar röportajlarını sevdiğimden Ayşe Arman’ın Murat Menteş’le  yaptığı röportajı, kitap kulübümüzün vatsap grubuna attım. Hadi bunu okuyalım bu ay dediler. Kulüpteki arkadaşlardan, kitap kapağından dolayı  “ilk defa bu kadar havalı bir kitabı okuyacağım için heyecanlıyım” diyenler oldu. Daha kulüp toplantısı olmadı, ne düşündüler bilemiyorum. Murat Menteş kitapları bıçak sırtı gibi geliyor. Farklı bir dili var romanlarında kullandığı. “Bu ne ya” diyenler olabileceği gibi “manyak bir kafa var adamda” da diyebilirler. Biraz da bu yüzden heyecanlıyım. Bir yanım benim gibi sevsinler istiyor, bir yanım “kızım kitabı daha okumadın, belki sen de sevmeyeceksin” diye düşünüp ya sevmezsem diye stres yapıyorum. Artık nasıl sahiplendiysem Menteş romanlarını, sorumluluk duygusu hissediyorum kulübe karşı. Bir yandan da ya bu güzel değilse eskisi gibi sevmezsem diye salakça duygulara kapılıyorum. Sevmek güzel bir duygu çünkü, devam etsin istiyorsun. Yani ben öyle isterim genelde.

              Derken başladım okumaya. Kapak beni çok heyecanlandırmıştı. Bol aksiyon, adrenalin, kaos beni bekliyor diye düşündüm. İlk satırlar biraz tedirgin geçti, biraz da sinir oldum açıkçası, yazı puntoları büyük, her cümle sonu paragraf başı, kenar boşlukları geniş. Bu kağıt yokluğunda bu ne israf arkadaş diyorum, sayfa sayısını arttırmak için mi diyorum sinirle. Sayfalar devam ediyor. Kelimeler, karakterlere binmiş  at koşturuyor kafamda. Klasik Menteş tarzı kelimeler, karakterlerin üzerinde bir ona atlıyor bir diğerine, tek fark var, aradığım alt metinleri bulamıyorum. Kelimelerle birlikte, atların üstüne binemiyorum. Atlar hem çok hızlı hem beni almak istemiyorlar yanlarına, elektriğimiz tam uymadı. Beklenti kötü bir şey bunu anlıyorum. Derken giriyorum romanın içine. Benzetmeler beni benden alıyor. Zaman değişti, dünya değişti ve Menteş bu değişime kayıtsız kalmıyor benzetmeleriyle. ”Kurmay akademisyenlere mahsus anıtsal kasıntılıkla konuşma” “haşhaş tarlasındaki yangında kafayı bulmuş kaplumbağa adımlarıyla uzaklaşma”, “ reçele düşen sinek hızında ilerleme”, “gecenin Tolstoy romanı kadar kalın” olması gibi …

                “Hani cesedi parçalayıp buzdolabına tıkmışsınızdır, polis gelmiştir, aynasız tuvaletten çıkar, soğuk bir meşrubat ister ve siz kemiklerinizi yalayan bir korku eşliğinde, buzdolabını azami dikkatle aralarsınız ya… işte ağzımı öyle titizce açtım” Ağzını açmayı böyle anlatan bir adama manyaak demek geliyor içimden. Benzetmeler yavaş yavaş kafamı güzel yapıyor.

                   “Belki bir gün 15 dakikalığına kendimiz oluruz”, “ sen gerçek Marco değilsin, kimse kendisi olmak istemiyor”, “fikir değiştiremiyorsan, yeterince düşünmüyorsun demektir”, “duygularından eminsen, yanıldığın aşikardır aslında. Düşüncelerin kesinleşince sapıklığın eşiğini aşıyorsun” gibi, diyaloglar içinde rastladığım bu cümleler, kafam güzel sayfalarda ilerlerken kahve molası gibi geliyor. Gözlerimi belertiyorum bir an. Bu arada hikaye de akıp gidiyor. Ana karakterler yanında yan karakterler de epey fazla. Hep, not alsam daha iyi olurmuş galiba  duygusuyla ilerliyorum. Gerçi absürt yazılan bir romanda mantıklı bağlar aramak gereksiz olduğu için pek de takılmıyorum bu duruma. Bir düğünde söylenen; “Mahkumlar gibi evliler için de genel af çıkarılmalı… Dostlarım mutlu bir evliliğiniz varsa devam edin…fakat boşanırsanız daha mutlu olacağınızı bilin” cümlesini okurken yüzümde oluşan muzip gülümseme takıldığım detayları gölgede bırakıyor.

                        Murat Menteş, hem eski dili, hem yenilenen dünyada oluşan teknolojik öğeleri hem argo dilini  bir arada kullanıyor. x kuşağının sonlarında dünyaya gelmiş biri olarak bu açıdan kendimi ona yakın hissediyorum. Misal, aşk mektupları değil aşk e-mail’leri var. Sair zamanlarda watsap kullanan sevgililer var. “Sair” ve “watsap” kelimelerini bir arada kullanması hoşuma gidiyor. Aklına Bangladeş milli marşı gelen karakterin, sevgilisine marş yazmak istemesi ve bununla beraber seninle ulusumuzu kurmalıyız demesini biraz otantik, biraz romantik, biraz arabesk çokça da zekice buluyorum. Sonra dağarcığıma “üzüm yiyen köpeği pekmez sıçtırana kadar kovalar “ tabirini ekliyorum tebessümle.

                     Ruhi Mücerret’in kapağında Cüneyt Arkın ve Orhan Gencebay var. Sanırım Menteş (bundan sonra Muratcığım olarak geçecek) Orhan Gencebay’ı seviyor. Antika Titanik’te onu zembereği kırık zongurlarla haşır neşir olmasından dolayı sükutla protesto etmesine de ayrıca mutlu oluyorum. Tabi “sükut” ve “zembereği kırık zongur”u bir arada kullanmasını da.

                     Antika Titanik’in sonuna geldiğimde (dünyanın sonu değil, kitabın sonu ) bir kadeh şarabı fondipleyip  hızlıca ayağa kalkmışım da ilk adımda hafif ayaklarım birbirine dolanmış gibi hissediyorum ama bilincim açık. Velhasıl, hülasa, elhak manyak bir kafa var adamda. Muratcığım beni şaşırtmadığın için teşekkür ederim şekerim.


Antika Titanik- Murat Menteş- BUMMM !!!!’ için 6 yanıt

  1. Kitabı kendisine alan bedbaht kul kitap hakkındaki bu güzel yazını bir çırpıda okudu ve beğendi. Kitabı mükemmel anlatmışsın.Tebrikler

    Liked by 1 kişi

  2. Kitap güzeldi. Güzel aktarmışsınız sizlerde. Fikrinize sağlık. Fakat ben kitabın sonunda bitimsizlikten ziyade, mutsuz bir son beklerdim. Bu beni üzmüştü açıkçası…

    Liked by 1 kişi

    1. Teşekkür ederim😊kitapları, beklenen bir sonla okumadıpım için bu anlamda hayal kırıklığı yaşamıyorum ancak şunu ekleyebilirim çok kısa sürede bağlamış konuları belki daha uzun tutabilirdi…

      Beğen

      1. Bir açıklamasında “kitapları yazınca her şey güzel ama yazana kadar neler çekiyorum. Çok uğraştırıcı, özellikle sonlara doğru” diyordu. Belki de bu yüzden yazayımda bitsin gibisinden düşünmüştür(?).

        Liked by 1 kişi

Yorum bırakın