Bizim Evin Halleri

****Geçenlerde yine 8-5 mesaisinin vermiş olduğu acılardan mütevellit depresyondayım. Bir sabah uyanıyorum ve kendimi ruhen daha iyi hissettiğimi fark ediyorum. Mutluluğumu bizim bey’le paylaşmak istiyorum:

-Canım geçmiş olsun,

-Niye?

-Depresyondan çıktım da,

-Niye bana geçmiş olsun diyorsun?

-E sen de nasipleniyorsun neticede, benim depresyondan, ondan, diyorum,

-Haa, amaan sen depresyonun birinden çıkar diğerine girersin diyor.

Yarım kalıyor sevincim. Halbuki ben, konfetiler patlatılsın, bayram havası yaşansın istiyorum…))

 

 

****Bizim bey, yemek masasına ayak bölgesinde bir yerini çarpıyor ve acıyla;

-Fibula kemiğim, fibula kemiğim diye sekmeye başlıyor. Teoman’la göz göze geliyoruz. Aç oğlum diyorum, çabuk googleyi aç, fibula kemiği yaz, çarpan yeri tespit edip ona göre tedavi uygulayalım. Bizim bey:

-Derdimi kimselere anlatamıyorum, anlatsam da anlamıyorlar…))

Arkadaşım, güzel Türkçemizde dizimi vurdum, bileğimi çarptım, serçe parmağım sıkıştı gibi derdini anlatabileceğin bir sürü kelime varken, bu senin tercihin. Bekle yakında  “mezenterim ağrıyor” diye bir cümleyle geleceğim …))

 

****Yine bir gün İngilizceyi katlederek bir cümle kurma girişimim üzerine İngilizcesi iyi olan  Teoman;

-Bazen kendimi çöplükteki elmas gibi hissediyorum, diyor…))

Bana diyor…oğlum diyor… annesine diyor ))

 

 

****Belediye konservatuvarının koro bölümüne devam ederken, ilk solo deneyimim için (ve de son ) tüm arkadaşlarımı konsere çağırıyorum. Heyecan dozum had safhada ve bunu beni tanıyan herkes biliyor. Selçuk ve Teo önlerde oturuyor, bizim kızlar daha arkalarda birbirlerine yakın yerlerde. Selçuk’un anlattığına göre sahneye ben çıkınca arkalardan belli bir bölgeden çılgınca alkış sesleri geliyor. Teo’nun da dikkatini çekiyor ve arkalardaki grubu soruyor babasına. Selçuk’un cevabı; oğlum onlar örgütlü…)) He hee pek beğeniyorum bu cevabı.

 

****Bizim büyük oğlanın (kendisine ergen oğlan diye hitap etmek istiyorum ama bundan hoşlanmayacağını düşünerek demiyorum) ilkokul birinci sınıfa gittiği zamanlardı. Bir gece onu yatırırken “ anne ben geçen hafta okuma yarışmasında birinci oldum ama beni öpersin diye söylemedim” diyor ve yorganı kafasına çekip arkasını dönüyor. Allam öpmekle ilgili, çocukta travma yaşatmışım tee o yıllarda…))Çocuğum ama bu biraz da seninle ilgili bir durum kuzucum..

 

 

**** Ailecek hikaye tamamlama oynuyoruz. Bir kişi ilk cümleyi kuruyor, sonra herkes sırayla birer cümle kurarak hikayeyi devam ettiriyoruz. Teo tabii ki gönülsüz katılıyor bu aktiviteye. Ne zaman sıra kendine gelse, kahramanı öldürme peşinde. Kahramanımız da şişman İbo isminde bir genç. Teo’ya sıra geldiğinde şişman İbo kafeteryadan çıkmış oluyor ve Teo şu cümleyi kuruyor: Şişman İbo karşıdan karşıya geçerken ona çok sağlam bir şekilde yani kurtulamayacak şekilde araba çarpıyor…))

 

 

**** Geç vakit olup da ödevini yapmayan Timuçin’e, bir baba olarak ders vermeye çalışan bizim bey;

-Oğlum, ödevlerine yardımcı olabilirim… İstersen hayat bilgisi ödevini ben yapayım 🙂

-Anlaşılır baba…))

 

****Timuçin’in ilkokula başladığı sene, iletişim kurma çabasıyla, okulda gününün nasıl geçtiğini soruyorum, cevap;

-İlk ders, teneffüs, ikinci ders, teneffüs, üçüncü ders teneffüs…))

Bunu birkaç kez sorunca;

-Anne okulda başka ne olabilir sence?

Ya işte evladım seni mutlu eden, üzen, sinirlendiren, dikkatini çeken, heyecanlandıran şeyler oldu mu babından şeyettirmeye  çalışsam da, gününün nasıl geçtiği sorusu büyük çoğunlukla  ders-teneffüs açıklamasını geçmiyor…

 

 

****Benim, sürekli sözünü kesmemden ötürü Timuçin’le konuşmaya büyük çaba harcayan bizim bey’in “yeteeerr, konuşmak istiyorum” feryadından sonra ben;

-Ay canım kusura bakma, susmaya çalışacağım, valla bir anda oluyor, diyorum. Bizim ergen oğlan’ın (Teoman) yorumu;

-Anne, bazen sen kendi sözünü bile kesiyorsun. ..ve şen kahkahalar evde…

Teo’nun anlattığına göre bir konu hakkında konuşurken kendi sözümü  kesip cümle ortasına başka bir cümle sokup, sonra tekrar devam ediyormuşum. Doğru mu? Doğru valla…))

 

 

****Timuçin ana sınıfına gidiyor, bugün neler öğrendiniz diyorum. Söylemem, arkadaşlarına anlatırsın diyor, zira ben daha evvel güneş ve dünyanın hareketiyle ilgili öğrendiği bir konuyu, Timuçin’in olduğu bir ortamda; teyzesi bugün Timuçin güneş tutulmasını öğrenmiş diyerek bir arkadaşıma anlatıyorum. Zannediyorum ki Timuçin de bundan hoşlanacak.  Timuçin, özel hayatını deşifre etmişim gibi davranıyor, bu durumdan hiç hoşlanmıyor. O günden sonra Timuçin, okulla ilgili bir şey sorduğumda “arkadaşlarına anlatmazsan söylerim” diyor…))

 

****Yemek yerken bazen kendimden geçiyormuşum. Yani işte yerken değişik nidalar falan )) Dilimde de yemeğin güzelliğini ifade eden cümleler. Selçuk (bizim bey) ;

-Altı üstü yemek yiyorsun, yediğin şeye sanat eseri muamelesi yapmana gerek yok…))

İşte bizim beyle aramızdaki uçurum)) Sonraları, “şu nidaları çocukların yanında yapma bari”lere kadar geldi durum))

 

****Dersleri kötüye giden Teoman (ergen olan oğul ) yazılılarına dair sorduğumuz sorulara, zaafımızdan yararlanıp sürekli “önemli olan iyi insan olmak” la başlayan cümlelerle cevap veriyor. Bir süre böyle devam ediyor ve sonra  bizim bey;

-Oğlum hem derslerin iyi olabilir hem de iyi bir insan olabilirsin, bunlar birbirinin alternatifi değil ki…))

Gibi gibi işte… Bu yazdıklarım zaman içinde aklımda kalanlar. Bazen evde bol kahkahalı zamanlar oluyor. Çocuklarımın espri yeteneğinin olması beni mutlu eden bir detay.  Bizim bey de sessiz ve derinden gider, arada  patlatır espriyi ve doksana çakar topu. Efendim onlara bolca malzeme verdiğim de doğrudur bundan şikayetçi değilim. Bilakis memnuniyetimi dile getirmekten çekinmiyorum. Sevdiklerimin benimle uğraşmaları, malzeme çıkarmaları hiç sorun değil benim için, yeter ki samimi olduklarını hissedeyim. Buraya nereden geldim bilemedim ama ilişkilerde samimiyet çok önemli benim için. Konuyu dağıtmayayım ve başka bir yazı konusu yapayım bu durumu değil mi? Hadi sağlıcakla…

 


Bizim Evin Halleri’ için 2 yanıt

Yorum bırakın