Züleyha’dan Mahmut’a İmbik İmbik Duygular

Sevgilim;

Acılarımdan imbik imbik damıttığım duygularımın efildeyerek sana gelmesindeki iyicil düşüncelere gark olmuşken ben, sen, sağalttığın acılarının güdülemesiyle bambaşka bir sen olmuş, kötücül bakışlara aldırmadan ona koşuyor, bu bağlamda tahayyül edemeyeceğin sanrılar çektiriyordun bana ve acıların öznesi oluyordum ben.

Kendini ortak bir geleceğe güdüleme derken ne demek istedin sevgilim, sanrılara gark etmek mi niyetin ha söylesene, alt metnini okuyamadım inan bu söylediklerinin. Mutlak hakikatsin sen benim için, araştırmaya ihtiyaç duymadığım dogmatik sevdamsın biliyorsun.

Köyün entelijansiyasındansın biliyorum ve  bana karşı takındığın sarkastik tavırların da farkındayım ama bunları beraberce aşamaz mıyız? Bana ikircikli yaklaşma lütfen…

Acaba güzel yazabiliyor muydu Züleyha, Yeniköy entelijansiyasından Mahmut’la sevgiliydiler ve  onunla onun anladığı dilden iletişim kurmaya çabalıyordu. Son seçimlerde muhtarlığı kazanan Raşo Ağa’nın köye bağlattığı wi-fi sayesinde internete giriyor, bu enteller nasıl konuşuyor anlamaya çalışıyordu. Bu sırada arka bahçede pekmez kaynatan annesinin sesiyle irkildi “kıız Züleyha, delikli kepçeyi getir de pekmezin yüzündeki köpükleri al, Raşo Ağa başımıza dert saldı bu internet denen mereti, kalkmıyorsun başından, kıııız kime söylüyorum Züleyha”.

Aslında Mahmut da  öteden beri öyle entel dantel konuşan biri değildi, geçen sene üniversite okumak için köyden ayrıldığından beri bir haller olmuş, konuşması, davranışları bir garipleşmişti. Züleyha onun gibi olmaya çalışıyordu. Komşu Pakize Ana’nın yorganlarını köpüyerek kazandığı üç beş kuruş harçlıkla bilgisayara bir de yazıcı almış, bağda bahçedeyken yazıcıdan çıkardığı, entellerin kullandığı kelimeleri ezberliyordu. Giriyordu listelist.com’a, onedio.com’a ‘sizi manitanızın gözünde yüceltecek, ortamlarda entelleştirecek kelimeler’e bakıyordu.

Pekmezin yüzündeki köpükleri alırken de cebindeki kağıda bakıp bakıp duruyordu. Anası “bak Züleyha, cıngılıgillerin Ziya’sı oğlu için gene haber göndermiş, sen hala Mahmut da Mahmut diyorsun, aklını başına al, şehre üniversite okumaya gitti diye ağzın açık ayran budalası oldun onun için, kızım altı üstü kanatlı hayvan yetiştiriciliğinde okuyor o çocuk, iki sene sonra dönecek, kendi kümesindeki üç beş tavuğa, okumuş tavukçu olarak bakacak hepsi bu.Bak Ziya’nın oğlu, işleri babasından devralmış, evin tek erkek evladı, köşek yakasındaki tarlaların yarısı da onların, rahat edersin” diyordu.

“Ana ben duyumsayamayacağım bir ilişki ve  eril bir hayat istemiyorum, bu bağlamda…”cümlesini bitirmeden, anası “.ıçtırtma bağlamına” diyerek süpürgenin sapıyla Züleyha’ya vurmaya başlamıştı bile… “Götü boklu Mahmut şehre gitti diye adam mı oldu kız, entel de neymiş be, paran oluyor mu entel olunca, karnın doyuyor mu, gir kız eve, adı batmayasıca seni, cıngıllıgillere de haber edeceğim, gelsinler akşama, gir mutfağa çabuk, kavurma çıkar, kömbe yapalım akşama, vayfiyi  sökeyim de  gör sen, olacaksan internetsiz entel ol biraz da”.

Züleyha tırıs tırıs mutfağa girdi ve efildeyerek avlu kapısından içeri giren rüzgarın tenine bıraktığı serinlik hazzıyla “anam haklı olabilir mi acaba” diye düşündü ve Mahmut’a karşı gerçekten ne hissettiğini duyumsamaya çalıştı…


Züleyha’dan Mahmut’a İmbik İmbik Duygular’ için 3 yanıt

  1. kalbimin derinliklerinde hayatı duyumsal özümseme çabamın bir sonucu olarak, yıldızların gökyüzünde süzüldüğü şu saatlerde nitel okumalarımın bir parçası olan bu yazı nihayete erdiğinde gark oldum ki seviyorum bu kafayı. yazmaya devam… 🙂

    Liked by 1 kişi

Yorum bırakın